Atalarımızın Lanetinin Kan Bağıyla Geçişi - Kintu
2004 yılının bir Ocak sabahının erken saatlerinde, Kampala'nın bataklık bir banliyösü olan Bwaise'de dört yerel yetkili, Kamu Kintu'nun iki odalı evinin kapısını çalarak onlarla birlikte merkeze gidip bazı soruları yanıtlamasını istediler.
Dört adam onu çevrelediğinde, Kamu ellerini arkasına götürüp sıkı bir şekilde tuttu. Adamlar, Kamu'nun ellerini bağladılar. Kamu, “Neden beni hırsız gibi bağladınız?” diye bağırdı. Bu sözler, Kamu'nun kendi ipini çekmesine neden oldu.
O saatlerde, Bwaise sakinlerinin yarısı uyanmış ve güne başlamış olurlardı. Herkes işini yarım bırakıp onlara doğru baktı. Hiç işi olmayanlar yolu geçip, daha da yakından bakabilmek için yanlarına kadar geldiler. 'Hırsız' sözcüğü, kalabalık içinde bir anda, önce ''Hırsız mı?'' sorusu şeklinde; sonra da “Hırsız var!” şeklindeki bir kanıyla, hızla yayıldı. Kalabalığın sesi yükselmeye başladı. Kalabalık arttıkça arttı. Kuru kalabalık, evsizler, uykusuzlar, çocuklarının korku dolu bakışlarından beslenip, sinir küpü olan adamlar ve bataklıklarda kurbağalar gibi yaşayan kimsesiz çocuklar ile sinirden çılgına dönmüş kadınlar tarafından ''Hırsız!'' sözcüğü, gerçeği bilmedikleri hâlde, şişirildikçe şişirildi. Artık yargılamanın yerini, suçlama almıştı.
“Bırakın gününü gösterelim! Hırsızlar ve nankör gençler yüzünden tüm gece uyanık bekliyoruz!”
“Yakaladık onu!”
Yetkililer olanları ve olacakları yeni yeni anlamaya başlıyorlardı. Hemen Kamu'yu kalabalığın arasından götürmek istediler ama aceleci kalabalık, onu götürmek istemelerine sinirlendi.
Onu nereye götürüyorsunuz?”
Kalabalık, onları takip etmeye başladı. Bilmek istiyorlardı. Yetkililer, Bwaise Pazarı'na yakın olduklarını çok geç anlamışlardı. Bu büyük bir sorun oldu. Yetkililerden nefret eden çok sayıda esnaf, onları görmüştü ve oraya gidiyorlardı. İçlerinden bir tanesi yetkilileri göstererek, “Onu serbest bırakıyorlar!” diye bağırdı. Bir hırsızı serbest bırakma fikrine öfkelenen kalabalıktan biri, Kamu'nun bacağına bir tekme attı. Kamu sendeledi. Gençler olayı alkışlamaya ve coşmaya başladı. Başka bir tekme bu sefer ayak bileğine isabet etti. Arkadan, omzunda patlayan sert bir yumruk geldi. Kamu acı içinde arkasına dönüp vuran kişiyi görmeye çalıştı. Fakat tam o sırada, diğer omzuna başka bir yumruk geldi. Kamu yine dönmeye ve onları görmeye çalıştı ta ki daha fazla ayakta duracak takati kalmayana kadar.
Yetkililer yüksek sesle “Durun, buna bir son verin!” diye bağırdı ama kafalarının üzerinden geçen bir taşı görünce eğildiler. Herkes kafası hariç, Kamu'nun her yerine vurmaya devam etti. Kalabalığın arasından bir çocuk koşup, Kamu'nun kıçına bir tekme attı. Tekrar koşup kaçarken arkadaşlarına övünerek, ona 'Tyang' gibi bir döner tekme attığını söyledi.
Öfkeli bir şekilde yaklaşan adamlar, “O bir hırsız mı?” diye sordu. Çünkü Kamu, onlar için artık bir insan değildi.
'Hırsız' sözcüğü bu insanlar için ortak bir düşman anlamına geliyordu. Neden dün akşam evde yemekleri yoktu? Neden çocukları okula gidemiyordu? Onlar için hırsız, iki asır önce gelen ve demok-rasi diye el sallayan kişiydi. Hırsız, vergi toplayıp, paralarını alıp sonra da zenginlere dağıtandı. Hırsız, üzerlerine biber gazı atmak için hazırda duranlardı.
Bu nedenledir ki kalabalık, yakalandıktan sonra serbest bırakılan hırsızlardan bıktıklarını söylüyorlardı. Kamu'nun hırsıza uygun bir tipi olmasa da kimse onun ne çaldığını sormuyordu. Kamu yere yıkıldıktan sonra bunun bir rüya olduğuna inanmak istiyordu. O, Kamu Kintu'ydu ve bir insandı ve onlar da ve insandılar. Hemen bir dakika içinde uyanacağını düşündü. Uyandıktan sonra babası Misirayimu Kintu'yu ziyaret edebilirdi. Bu kâbusları, yaşlı adamı ihmal ettiği için görüyor olmalıydı. Chicago Bulls logolu tişörtünün, üzerinde parçalandığının hâlâ farkında değildi. Gri pantolonu leş gibi olmuştu ve ayağındaki sandaletlerden bir tanesini kaybetmişti. Vücudu yara bere içindeydi. Dudakları patlamıştı. Ağzından ve burnundan kan geliyordu. Bir gözü şişlikten kapanmış, sadece sağ gözü ile olanları izliyordu.
Kamu hayal etmeye devam etti.
Hemen sonra, öfkesi taze bir adam, elinde bir balta ile geldi. İçindeki öfke ile “Bir sıçan kadar değerin yok!” dedi. Bir adım daha atarak, elindeki baltanın arka tarafıyla, Kamu'nun kafasına sert bir darbe indirdi. Kamu tekrar sersemleyip, beton çukurun yanına düştü. Öfkeli adamlar Kamu'nun kafasına, yerden bir tuğla alıp attı.
Kamu'nun kafası parçalandı. Tek gözü açık şekilde yerde yatıyordu. Öfkeli çete dehşet içinde bağırmaya devam etti. Dört yetkili bir anda kaybolmuştu.
Üç ay sonra, 9 Nisan 2004 yılında, güzel bir cuma gününde; Bwaise sakinleri, ana caddeye atılmış, çeteci altı kişinin ve dört devlet yetkilisinin cesetleriyle uyandı. Hepsi Kamu'nun ölümünde rol oynayan kişilerdi.
Uganda'da büyüyen ve şu anda Manchester'da yaşayan Jennifer Nansubuga Makumbi, 2014'te Kenya'nın en çok okunan romanı olan Kintu’ya bu kadar sert ve hızlı darbelerle başlıyor. Kamu'nun anlamsız ölümü, Kamu'nun ünlü atası Kintu Kidda'dan başlayarak üç yüzyıl boyunca ileri geri hareket eden, ardından torunlarından birkaçına odaklanan, oldukça etkili, yoğun ve sıkı bir şekilde yazılmış bir anlatı.
Makumbi, geniş bir karakter kadrosunu yönetiyor ve romanının zevkinin çoğu, çeşitli ilişkilerin bir araya gelmesinden kaynaklanıyor. Kintu Kidda’nın soyundan gelenlerin çoğu, birbirleriyle tam olarak nasıl ilişkili olduklarının farkında değiller; İkizler ve isim değişiklikleri gibi ebeveynlerinin gerçek kimliğini bilmeyen ya da aldatılan çocuklar yinelenen bir şekilde işleniyor. Ancak örgütlenme motifi, Kintu Kidda'nın 1750'de aileye getirdiği yüzyıllar boyunca yankılanan bir lanettir. Yeni Buganda kralına saygısını göstermek çıktığı zorlu bir yolculukta Kintu, Ruandalı evlatlık oğlu Kalema'nın çenesine yavaşça vurur. Kalema bu yumuşak darbeye rağmen ölür. Kintu, döndüğünde Kalema'nın gerçek babasına bu durumu söyleyemez. Ancak Ntwire ne olduğunu sezer ve böylece lanet başlar. O andan itibaren intihar, ani ölüm ve delilik tüm aileyi sarar.
Kintu romanı, asıl gücünü Afrika mitolojisinden alıyor. Afrika mitolojisi dünyaya maalesef hep Batı tarafından anlatılmıştır ancak bir Afrikalı gözünden gerçek Afrika anlaşılabilir.
Kintu'nun döngüsel hareketi, geçmişin ve kaderin çekiminin neredeyse her şeyi alt etmekle tehdit ettiği bir vizyon sunuyor. Makumbi, aile tarihini ortaya çıkarmanın duygusal önemini bize hissettirmeyi bu romanıyla başarıyor. Sık sık ıstırap verici derecede zor miraslarla ve durumlarla karşı karşıya kalan karakterleri bütün netliğiyle gözümüzün önüne seriyor.
Kintu aile karmasından ve nesiller öncesinde olan olayların soyun devamına geçişine tanıklık etmemizi sağlıyor.
Amerika’da yayınlandıktan sonra yarattığı etki, dünyada bu kadar dile çevrilmesi, Publishers Weekly’de 2017 yılının en iyi romanı seçilmesi boşuna değil.
Kintu Goodreads üzerinde 2000’den fazla derecelendirilmiş ve en çok okunan romanlardan biri olmuştur.
Bu eser hakkında incelemelere aşağıdaki linkler üzerinden ulaşabilirsiniz.
The Guardian, TLS, New York Review, Irish Times
Bu kitabı buraya tıklayarak hemen alabilirsiniz.